Bu hafta, dünya genelinde ekonomik istikrarı, büyüme beklentilerini ve piyasa hareketlerini etkileyen önemli gelişmeler yaşandı. Hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomiler çeşitli zorluklarla karşı karşıya kalırken, merkez bankalarının faiz kararları, enerji piyasalarındaki dalgalanmalar ve jeopolitik riskler global ekonomiyi şekillendirmeye devam ediyor.
1. ABD Ekonomisinde Faiz Kararı ve Resesyon Endişeleri
ABD ekonomisi, Federal Rezerv’in (Fed) faiz oranlarını düşürme beklentisi ile yakından takip ediliyor. Resesyon korkuları nedeniyle Fed’in bu ay içinde faiz indirimine gitmesi bekleniyor. Ancak, yüksek enflasyon baskısı, merkez bankasının ne kadar agresif bir kesinti yapacağı konusunda belirsizlik yaratıyor. Analistler, Fed’in yıl sonuna kadar üç toplantıda daha faiz indirimine gitmesini bekliyor.
Bu durum, ABD borsalarında dalgalanmalara neden olurken, S&P 500 endeksi geçtiğimiz hafta son 18 ayın en sert düşüşünü yaşadı. Özellikle teknoloji şirketlerinin hisse senetleri bu belirsizlikten olumsuz etkilendi.
2. Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Enflasyonla Mücadele
Avrupa’da ise ECB, faiz oranlarını %3,5 seviyesine çekerek enflasyonu dizginlemeye yönelik adımlar atıyor. Avrupa’nın önde gelen ekonomilerinde (özellikle Almanya) zayıf büyüme ve yüksek enflasyon sıkı para politikalarını zorunlu kılarken, faiz indirimi beklentileri yatırımcıların odağında.
Euro Bölgesi’nde ikinci çeyrek büyüme %0,3 olarak açıklanırken, bu oran özellikle Almanya’daki durgunluk sinyalleriyle baskı altında kaldı.
3. Çin Ekonomisinde Zayıflama ve Küresel Etkiler
Çin ekonomisi, yavaşlayan büyüme ve emlak sektöründeki krizle mücadele ediyor. Hükümetin ekonomiyi canlandırmak için rekor düzeyde teşvik paketleri açıklamasına rağmen, zayıf talep ve borç sorunları devam ediyor. Özellikle enerji talebindeki düşüş, küresel petrol ve endüstriyel metallerin fiyatlarını baskı altında tutuyor.
Çin’in zayıf büyüme performansı, enerji talebini olumsuz etkilerken, bu durum petrol ve endüstriyel metal fiyatlarını da aşağı çekti. Ancak, Orta Doğu’daki jeopolitik riskler petrol arzı üzerindeki baskıyı sürdürdü ve fiyatlarda sert düşüşlerin önüne geçti.
4. Küresel Enerji Krizi ve Yenilenebilir Enerji Yatırımları
Enerji piyasalarında dalgalanmalar devam ederken, küresel petrol fiyatları talep endişeleri nedeniyle zayıf seyir izledi. Özellikle Çin’in düşük talebi ve üretici ülkelerin artan arzı, petrol fiyatlarını baskı altında tuttu. Öte yandan, yenilenebilir enerji yatırımları hız kazandı. Birçok ülke, sürdürülebilir enerji kaynaklarına geçişi hızlandırmak için önemli adımlar atıyor. Ancak, enerji dönüşümünün yüksek maliyetleri, özellikle gelişmekte olan ekonomiler üzerinde büyük baskı yaratıyor.
5. Jeopolitik Riskler ve Küresel Ticaret
Küresel ticaret, Ukrayna’daki savaş ve ABD-Çin arasındaki gerilimler nedeniyle hala büyük baskı altında. Jeopolitik belirsizlikler, ticaret yollarını ve tedarik zincirlerini olumsuz etkiliyor. ABD ile Çin arasındaki ticaret kısıtlamaları, teknoloji ve tarım sektörlerini zorlarken, birçok şirket tedarik zincirlerini yeniden yapılandırma yoluna gidiyor.
6. Gelişmekte Olan Piyasalar ve Borç Sorunları
Gelişmekte olan piyasalar, yüksek borç seviyeleri ve enflasyon baskısı ile karşı karşıya. Özellikle Afrika ve Güney Asya’da borç sürdürülebilirliği önemli bir sorun haline gelirken, siyasi istikrarsızlık ve küresel ekonomik yavaşlama bu bölgelerdeki toparlanma sürecini yavaşlatıyor. Dünya Bankası, özellikle kamu yatırımlarının artırılmasının gelişmekte olan ülkeler için büyümeyi tetikleyecek bir çözüm olabileceğini belirtiyor.
Sonuç: Küresel Ekonomi İçin Gelecek Beklentileri
Küresel ekonominin geleceği, merkez bankalarının para politikaları, enerji dönüşümü, jeopolitik riskler ve ticaret dinamikleri tarafından şekillendirilmeye devam ediyor. Faiz oranlarındaki belirsizlikler ve enerji piyasalarındaki dalgalanmalar, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ekonomiler için zorluklar yaratıyor. Yatırımcılar, Fed ve ECB’nin faiz kararlarına odaklanmış durumda; bu kararlar, önümüzdeki aylarda piyasalarda önemli dalgalanmalara yol açabilir
